ÖNEMLİ!!! BLOĞUMUZ www.siddetsizlik.org SİTESİ ÜZERİNDEN GÜNCELLENEREK DEVAM ETMEKTEDİR!

Şiddetsizlik, şiddetsizlik antrenmanları ve yöntemleri üzerine gerekli bilgilere, dokümanlara, makalelere bu siteden ulaşabilirsiniz.

Antrenmanlarda Kullanılan Temel YÖNTEMLER Üzerine


YÖNTEMLER ÜZERİNE



Şiddetten arınmışlığın temel kavramları ya da konu merkezli yapılan antrenman çalışmalarının temel hedefi, politikayı algılayış ve politika yapış tarzlarımızın içine sinmiş olan şiddet kullanımlarını sorgulamak ve dönüştürmek üzerine kuruluyor. Sorgulama ve dönüştürme mekanizmalarını harekete geçirirsek, farklı bir tarzı hayata geçirmenin mümkün olduğunu savunuyoruz. Kendi politik sürecimizde uygulamaya çalıştığımız şiddetten arınmışlık kavramının hayatımızda yer etmesi ve içselleşmesi için önümüzde uzun bir yol olduğunun farkındayız. Ve bu yolu yürürken önümüzü açacak olanın, bildik ve kısır yöntemlere alternatif olabilecek ve gerçekten şiddet dışı eylemliliği olanaklı kılacak farklı yöntemler olduğunu düşünüyoruz. “Şiddetten arınmışlık nedir?” sorusuna verdiğimiz yanıtta değindiğimiz “kafa-el-yürek” bileşenini bir bütün olarak sürece dahil etmek için farklı yöntemlere ihtiyaç duyuyoruz. Kullandığımız yöntemlerin temeli, sözün eşit dağılımını olanaklı kılmaya yöneliktir.
Eğer şiddeti sorgulayacaksak öncelikle içinde bulunduğumuz grubun tartışma ve karar alma süreçlerindeki alışkanlıklara bakmamız gerekiyor. Kişisel deneyimlerimizin bize gösterdiği, sessiz çoğunluğu oluşturanlar ile sözü tekelinde tutan, genellikle “yönetici” sıfatını taşıyan “söz/iktidar sahipleri”dir. Bizim “sözün iktidarı” dediğimiz bu durum çoğu zaman içinde şiddeti barındırıyor. Oysa politik bir çalışmada/grupta yer alan her bireyin, o düşünceyi hedefine taşıyacak düşünce ve deneyim birikimlerini grubun bütünüyle paylaşabilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle deneyim ve bilgi birikiminin farklılığından doğan eşitsiz durumları ortadan kaldırmak, eşit koşullarda bir paylaşım ortamının sağlanmasından geçiyor. Kullanılan klasik yöntemler, bu paylaşımı olanaklı kılmıyor yazık ki.
Şiddetten arınmışlık kavramına getirilen eleştirilerin büyük bir bölümünü, uygulanan yöntemlerin fazlasıyla “batı” kaynaklı olduğu ve aslında bizim tarzımıza uygunluk göstermediği oluşturuyor. Ancak tarihsel sürece baktığımızda ilk uygulamaların Hindistan’da yani doğuda olduğunu görüyoruz. Bizim “Barış Ordusu” olarak çevirdiğimiz “SHANTI SENA” kavramı şiddetten arınmış yöntemlerle mücadele edecek olan insanlardan oluşan bir gruba dahil olmak için, bu kapsamda antrenmanlar yapılmasını öneriyor. 1970’lerden bugüne kadar özellikle yöresel çatışmaların çözümlenmesinde Shanti Sena’dan yararlanılıyor. Her ne kadar ilk uygulamalar Hindistan’da gerçekleştirilse de sonraki süreçte en yaygın kullanımın önce ABD’de, ardından da Batı Avrupa’da olduğunu biliyoruz. Türkiye’deki uygulamaların tarihi ise o kadar da eskiye dayanmıyor. Bizim için önemli olan ve gözden kaçırılmaması gereken nokta, şiddetten arınmış yöntemlerin her ülkenin öznel koşulları ve alışkanlıklarıyla yeniden şekil buluyor olmasıdır. Bunun şiddetten arınmışlığın önemli bir özelliği olduğunu düşünüyoruz. Ne kavramın kendisini ne antrenmanları ne de kullanılan yöntemleri bir kalıp gibi algılamamak gerekiyor. Deneyimlenen her yönteme, o ülke ya da coğrafyanın öznel koşullarına uyum sağlayacak olan esnek bir yapı olarak bakmak gerekiyor. Üstelik uygunluk ve yaratıcılık temelinde algılandığı zaman çok daha farklı, ihtiyaçlara cevap verebilecek yeni yöntemler geliştirmek de mümkün.
Öncelikle belirtmek gerekiyor ki adını koyalım ya da koymayalım her tartışma ve karar alma sürecinde bir takım yöntemler kullanıyoruz. Bizim burada sözünü edeceğimiz yöntemler, grubun bütün üyelerinin aktif katılımını olanaklı kılmaya yönelik geliştirilmiş olmalarıdır. Bizim hiç de yabancısı olmadığımız ve “klasik” olarak değerlendirebileceğimiz yöntemler hiyerarşik bir yapıyı, dolayısıyla iktidarı ve “şiddet”i barındırıyor. Politik hedeflerimize uygunluk sağlayacak ve varılacak nihai hedefe giden her yolun “mübah” olmadığını, aksine; sürecin, gidilen yolla bir bütün olduğunu düşündüğümüz için farklı yöntemlere ihtiyaç duyuyoruz. Ancak önerilen yöntemleri her daim harfiyen uygulanacak bir kurallar bütünü olarak algılamamak gerekiyor ( ki daha önce de bu konuya değinmiştik. Bu yaklaşım süreci mekanikleştireceği gibi gerçeklikten de uzaklaştırabilir. )
Şiddetten arınmışlık antrenmanları; günlük hayatın dışına çıktığımız, kendimize ve alışkanlıklarımıza oyunlaştırmalarla bir de oradan baktığımız, bir prova bizim için. Çoğunlukla önceden belirlenmiş bir program dahilinde, belirlenmiş bir zaman diliminde gerçekleştiriyoruz antrenmanları. Önemli olan antrenmanlarda kullanılan yöntemlerin içselleştirilmesi ve gerçek hayattaki politik çalışmalarımızda uygulanabilmesidir. Antrenmanları alışkanlıklarımızın dönüştürülmesini olanaklı kılan bir geçiş evresi olarak görmek gerekiyor.
Önerdiğimiz yöntemlerin, tartışma süreçlerini kolaylaştırmak ve olabilecek gözden kaçmaları minimuma indirmek için bize olanak sağladığına inanıyoruz.
Zaman zaman bir kaç yöntemin bir arada ya da peş peşe uygulandığı egzersizlerde süreyi belirlemek için, zaman bölü kişi sayısı formülünü uyguluyoruz. Böylece her katılımcı için eşit bir zaman tanınmış oluyor. Kullanılan malzemeyi mümkün olduğunca basit ve her zaman her yerde bulunabilecek ve her yerde kullanılabilecek araçlardan seçiyoruz. Bu çoğu zaman çeşitli boylarda kağıtlar, renkli kalemler, birkaç top, …vb malzemeler oluyor.
Kullandığımız belli başlı yöntemler şunlardır:
Tur
Grupta bulunan herkesin birbirini görmesini olanaklı kılmak için bir daire oluşturacak şekilde oturmak önemlidir. Üzerine konuşulacak konu saptandıktan sonra dairede bulunan her hangi bir grup üyesi ilk sözü alır. İlk konuşanın solundan sırayla herkes düşüncesini aktarır. Dikkat edilmesi gereken nokta grupta bulunan kişi sayısı ve o konuya ayrılan süredir. Bu basit bir hesaplamayla, tur başlamadan önce duyurulabilir. Yani daha önce de sözünü ettiğimiz zaman bölü kişi sayısı herkesin konuşmak için ne kadar zamanı olduğunu ortaya çıkarır. Ve bu sürenin grubun bütün üyeleri tarafından gözetilmesi önemlidir.
Bu yöntemin en büyük avantajı herkesin düşüncesini söyleyebilme şansının olmasıdır. Elbette katılımcıların “pas” diyerek sözünü kullanmama ya da daha sonra kullanma hakkı saklıdır. Genellikle sınırlı süreler söz konusu olduğu için anlatılacak olanın çok iyi formüle edilmesi ve bütünlüklü bir anlatımın kullanılması avantaj yaratır. Konuya ilişkin düşünceyi en temel noktaları ile aktarmak dinleyenler için de büyük bir kolaylık sağlar. Yapılan kimi deneyler göstermiştir ki, uzun tutulan bir konuşmada dikkat dağılmakta ve aktarılmak istenen temel nokta pek çok ayrıntıya boğulduğunda dinleyenlerin aklında pek bir şey kalmamaktadır. Oysa konunun özüne dair bir konuşma hem zaman hem de anlaşılma açısından daha büyük avantaj sağlamaktadır.
Tur yöntemi farklı amaçlar için kullanılabilir. Tartışılması istenen konunun çerçevesini oluşturmak, çerçevesi oluşmuş olan konu üzerine temel noktaların belirlenmesi ...vb. Sadece konu merkezli değil duyguların ortaya çıkarılması içinde kullanılabilir.
“Flash turu” dediğimiz, duygu ya da düşüncelerin spot bir veya birkaç kelime ya da cümleyle dillendirildiği tur , grubun içinde olduğu atmosferi yansıtmak açısından yarar sağlar.
Tur yönteminde kullanılan dilin önemi büyüktür. Kişiler kendi düşüncelerini ve duygularını anlatmaya özen göstermelidir. Bir kişiye yönelik ya da cevap hakkı doğuracak tarzdaki konuşmalar tur yöntemine uymayıp kişilerin dikkat ve motivasyonunu dağıtır.
Tur yöntemi ilk kez uygulanacaksa kimi araçlar kullanmakta yarar vardır. Örneğin; ortaya konan her hangi bir nesneyi (bir top, bir kalem, bir oyuncak, ...vb) kim konuşuyorsa o eline alır. Eğer tur sırayla yapılıyorsa konuşması biten elindeki nesneyi sol yanındakine verir. Ancak her turun sıralı yapılması gerekmiyor. Bu durumda nesne dairenin ortasında durur. Konuşmak isteyen nesneyi eline aldığında konuşma sırası onundur ve konuşması bittiğinde nesneyi yine dairenin ortasına bırakır.
Zaman konusunda yaşanabilecek sorunları ortadan kaldırmak için, her hangi bir nesne yerine kol saati de kullanılabilir. Konuşma sırası kimdeyse onun sağ tarafında oturan kişinin elinde saat olur. Önceden belirlenmiş olan süre dolduğunda saati konuşmacıya verir. Böylece konuşma sırası sol taraftaki kişiye geçmiş olur.
Zaman içinde konuyla ilgili hassasiyet yerleşik hale geldiğinde daha rahat bir konuşma ortamı sağlanacağı için bu yöntemin basamaklarını uygulamaya gerek kalmaz.
Barometre
Konu merkezli antrenmanlarda henüz tartışma sürecini başlatmadan, katılımcıların öznel düşünce ve duruşlarını ortaya koymaya yarayan bir yöntemdir. Uygulamaya geçmeden önce konunun ana hatlarını göstermeye yarayacak olan üç-beş arası önerme/cümle hazırlanır. Yerde olduğu varsayılan düz bir çizginin bir noktası 100 (önermeye tamamen katılıyorum), diğer noktası 0 (önermeye kesinlikle katılmıyorum) noktası olarak belirlenir. Rakam yerine “katılıyorum” ve “katılmıyorum” olarak da belirtilebilir. Önermeler tek tek okunmaya başlar. Her önermeden sonra grup üyelerine belirli bir süre tanınır. Bu süre içinde düşüncesinin hangi tarafa yakın olduğuna karar veren grup üyesi o noktaya gider. Ancak kesinlikle uç noktalarda konum belirlemek gerekmiyor. Az önce sözünü ettiğimiz, olduğu var sayılan çizgi üzerinde ara bir nokta da belirlemek ve o noktada yer almak mümkündür. Herkes konumunu belirledikten sonra kalan zamana göre ya herkes ya da en uç noktalardan ve ortada yer alan bir kişiden neden o noktayı seçtiği hakkında kısa bir bilgi alınır. Çıkabilecek tartışmalar önlenmelidir. Yapılan açıklamaların ardından eğer kişiler bir ikna süreci yaşarlarsa konumlarını değiştirebilirler. Ve bu değişikliği de kısaca aktarmalarında yarar vardır.
Konunun kapsamına göre farklı sayıda hazırlanacak olan önermelerin karmaşık tanımlardan uzak yalın ve sade olması hem anlaşılmayı kolaylaştırır hem de temel düşünce ve duruşları ortaya çıkarır. Yapılan antrenmanın daha sonraki adımlarının oluşturulmasında da ipuçlarını ortaya çıkarır. Temel amaç, konunun kendisini tartışmaktan çok, bir giriş sağlamaktır.
Bu yöntem bize ve grubun bütününe herkesin konunun hangi noktasında durduğu ve ne düşündüğü hakkında genel bir bilgi vermesi anlamında yarar sağlar.
Duvar Kağıdı
Duvar kağıdı hemen hemen her antrenmanda ve her egzersizde kullanılan temel bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle antrenman programının tamamının duvara asılabilecek ve herkes tarafından kolaylıkla okunması sağlanabilecek büyüklükte olması gerekmektedir. Sadece program değil, sunum yapılacak konularda belli başlı noktaların yazılması, beyin fırtınasında çıkanların kaydedilmesi, küçük ya da büyük grupta konuşulanların özünü oluşturan kısa cümle ya da kelimelerin kaydedilmesi, ...vb anlamlarda, grubun tamamı için daha net bir görüşü sağlar. Konunun önemli olan noktalarını ortaya çıkarmak için büyük bir kolaylık sağlar. Görsel hale getirilen bilginin insan beynindeki kalıcılığı ve etkisi daha güçlüdür.
Antrenman boyunca asılı kalan duvar kağıtları geriye dönmek ve daha önce yapılan bir konuşmayı ya da bir kararı hatırlatmak açısından da pratik bir yarar sağlar gruba.
Özellikle uzun süreli yapılan antrenmanlarda grubun tamamının mutabık kaldığı bir davranış kontratı oluşturulup duvar kağıdına kaydedilir ve antrenman boyunca asılı kalırsa, kontrata uyulmayan durumlarda hatırlatma yapmak veya çıkan yeni ihtiyaçlara göre yeni bir madde eklemek olabilecek gerilimleri bertaraf etmekte kolaylık sağlar. (Ayrıntılı bilgi için bakınız “EGZERSİZLER” syf:....)

Beyin Fırtınası
Bu yöntem, çeşitli fikirlerin ve görüşlerin düzensiz biçimde toplanmasını amaçlar. Grubun tüm üyeleri, belirli bir konuyla ilgili olarak akıllarına ilk gelen düşünceyi mümkünse bir kelime ya da çok kısa bir cümle olarak ifade ederler. Söylenen her şey bir sıralama olmaksızın duvar kağıdına yazılır. Böylece konuyla ilgili çok ve çeşitli kilit sözcük oluşur. Olabilecek her şey söylenip kaydedildikten sonra, farklı şekillerde değerlendirme yapılabilir. Bununla ilgili yöntemler;
1.YÖNTEM: herkes sırayla kendi söylediği şeyin kısaca konuyla bağlantısını kurar, kısa bir açıklama yapar. Bir arada ele alınabilecek olanlar işaretlenir. Böylece konuyla ilgili farklı bakış açılarının grupları oluşturulabilir.
2.YÖNTEM: Oluşturulan bir ana başlıktır ve herkesin katılımıyla konu bütünlüğü sağlayacak şekilde alt başlıklar oluşturulabilir.
3. YÖNTEM: Puanlama yöntemiyle en önemli olan başlıklar belirlenir.
Bu yöntem sayesinde grup bir konuya kolayca girebilir ve farklı bakış açılarıyla ileriye dönük düşünmeye teşvik edilebilir.
Beyin fırtınasından çıkan sonuçlar ile ilgili olarak bir tartışa turu başlatılabileceği gibi çeşitli noktalar belirlenip küçük gruplarda tartışılabilir.
Sessiz Tartışma
Belirlenen bir konu üzerine sessiz bir ortamda herkesin katılımıyla bir tartışma ortamı yaratır. Grup geniş bir masanın etrafında toplanır. Herkesin önünde bir kağıt ve kalem vardır. Belirlenen tartışma konusu üzerine bir süre düşünüldükten sonra, konuyla ilgili düşünceler kağıtlara yazılır. Herkes yazma işini bitirdikten sonra bütün kağıtlar masanın ortasına bırakılır. İkinci tur için herkes kendi kağıdı dışında bir kağıt seçer. Yazılı olan düşünceyi destekleyen ya da eleştiren kendi düşüncesini ekler. Kağıtlar yine masanın ortasına bırakılır ve yeni kağıtlar seçilerek bu kez bizden önce yazılmış olan ilk iki düşünceye dair kendi düşüncemizi kağıda ekleriz. Önceden belirlenen sürenin sonuna kadar bu çalışma devam eder.
Bu yöntemin en büyük avantajı tartışma konusuyla ilgili her türlü fikrin yazılı hale getirilmiş olmasıdır. Rastlantısal olarak seçilen kağıtlar bize, konuyla ilgili belki de aklımıza hiç gelmeyen düşünceleri değerlendirme ve farklı açılardan düşünme olanağı sağlar. Bir düşünceyi yazılı hale getirmek genellikle daha derli toplu bir anlatımı gerektirdiği için kendimizi düşüncenin ifadesi anlamında disipline etmek de bu yöntemde kolaylaştırıcı bir rol üstlenir. Çevresel etmenlerin ortadan kalktığı bu yöntemle tamamen gruptaki insanların düşünceleri ve kendi düşüncelerimizle baş başa kalırız. Bu da konuya odaklanmamızı kolaylaştırır.


Küçük Grup
Antrenman çalışmalarında herkesin aktif katılımını sağlamaya yönelik en çok uygulanan yöntem küçük grup çalışmalarıdır. Grubun tamamı ile yapılan tartışmalarda kişi başına sahip olunan zaman doğal olarak daha az olacağı için küçük gruplara ayrılıp tartışmak zaman baskısını azaltır. Herkesin konuşmak için daha geniş zamanı olur. Üstelik özellikle kadınlardaki kalabalık bir ortamda konuşma zorluğu, üç ya da beş kişiden oluşan küçük gruplarda bir araya gelindiğinde daha aza iner. Dolayısıyla kendimizi anlatmak ve diğerlerini dinlemek kolaylaşır.
Küçük gruplarda yapılan tartışmaların grubun tamamına aktarılması için her grup kendisine bir sözcü seçer ve bu sözcüler küçük grup çalışmasının ardından bir araya gelen büyük grupta ana hatlarıyla sunulur.
Büyük grubun küçük gruplara ayrılabilmesi için birkaç yöntemden söz etmek istiyoruz.
1. YÖNTEM: Oluşturulacak grup sayısı kadar sırayla sayılar söylenir. Örneğin dörder kişilik gruplar oluşturulacaksa bir kişi birden başlar ve yanındakiler dörde kadar sayarlar. Sıra birden başlayarak devam eder.
2.YÖNTEM: Yine oluşturulacak grup sayısı kadar hayvan adı küçük kağıtlara yazılır. Her katılımcı birer tane kağıt alır. Herkes elindeki hayvanın sesini taklit ederek oluşturacağı grubun diğer üyelerini bulur. Örneğin; kedi - köpek - kuzu, fil - domuz - kurbağa, ...vb)
rini dinlemek kolaylaşmış olur.
3. YÖNTEM: Tartışılacak olan birkaç konunun olduğu durumda konu başlıkları belirlenip, kim hangi konu üzerine çalışmak istiyorsa o gruba dahil olur. Eğer bir gruptaki sayı küçük grup olacak sayının çok üzerinde olursa o konu başlığı için iki küçük grup oluşturulur.
4.YÖNTEM: Kaç kişilik gruplar olacağına karar verildikten sonra ki bu genellikle büyük grup sayısının eşit sayıda bölünebileceği (ikiden çok beşten az) bir sayı olur. Örneğin 16 kişilik bir büyük grup dört kişilik dört küçük gruba bölünür. Herkes istediği kişilerle bir araya gelir.
Büyük Grup
Gerçekte tek başına bir yöntem olduğunu söyleyemeyiz. Bazı durumlarda ve kimi yöntemlerde grubun tamamının bir arada olması gerekir. Örneğin tur yöntemi ya da beyin fırtınası...gibi. Genellikle gerektiği zamanlarda aralarda oluşturulabileceği gibi, çalışmanın sonunda duygu ve düşünce açısından genel bir değerlendirmenin de büyük grup içinde yapılmasında yarar vardır.
Genellikle ilk kez bir araya gelmiş, birbirini tanımayan insanların da olduğu gruplarda tanışmak için büyük grup bir arada bulunur. Ayrıca kimi yöntemlerin uygulanmasında da grubun tamamı bir arada olur.


Serbest Tartışma
Serbest tartışma herhangi belirgin bir yöntem uygulamaksızın yürütülen tartışma sürecidir. Ancak her konuşmada uyulması gereken kuralları göz ardı etmemek gerekiyor. Kurallardan kast etmeye çalıştığımız, söz kesmemek, herkesin konuşmak için zamanı kullanmasını mümkün kılmak, sürenin en iyi şekilde kullanılabilmesi için kısa ve öz konuşmak, “ben dili” ile düşünceleri aktarmak, ...vb.
Yöntemleri uygulamaktaki temel amacın herkesin aktif katılımı sağlamak olduğundan söz etmiştik. Ancak sözü geçen yöntemlerin hemen hemen tümü “farklı” dediğimiz tarzın içselleştirilmesi için kullandığımız birer araç. Doğal olarak da hedefimiz, konu merkezli gerçekleştirilen antrenmanlar dışında yaptığımız çalışmaların ve uyguladığımız yöntemlerin bir süre sonra “tarz”a dönüşmesi.
Serbest tartışma yönteminin grubun genel olarak bu tür yöntemler ile tanışıklığının ardından uygulanmasında yarar var.
Toplama Değerlendirme Karar Verme
Grubun karar vermesi gereken her hangi bir konuda, bireylerin ihtiyaçlarından yola çıkarak bir karar vermek ve önem derecelendirmesi yapmak için kullanılabilecek bir yöntemdir. Örneğin bir konunun kapsamına girebilecek ve ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken başlıklar olduğu zaman öncelikle başlanacak olan yani diğer başlıklara göre daha önemli olanın ortaya çıkartılması ve diğer başlıkların da sıralandırılmasını sağlar.
Konuyla ilgili olabilecek bütün başlıklar ya da öneriler duvar kağıdına yazılır. Gruptaki bütün üyelerin öncelikli olmasını istedikleri başlığa verebilecekleri iki ya da üç puanları vardır. Bu puanlar için küçük kağıt parçaları kullanılabilir. Ve herkes önemli bulduğu konu ya da konuların yanına bu kağıtları yapıştırarak eğilimini belirler. Eğer önemli bulunan tek bir konuysa puanların tümü bu başlığa yapıştırılabilir. Sonuçta ortaya çıkan manzara grup için öncelikli olan ve ardından gelecek olanları belirlemeye yarayan bir haritaya kavuşmuş olur. Daha sonraki süreçlerde bu tabloya bakılarak adım atmak grubun işini kolaylaştırır.
Çok çeşitli karar alma süreçlerinde kullanılabilecek bir yöntemdir. Bu bir konunun farklı başlıkları olabileceği gibi bir grup adını belirlemek ya da tatilde gidilmesi düşünülen yerlerin bir listesi de olabilir.

TİYATRAL YÖNTEMLER*
Kullanılan tiyatral yöntemlerden heykel ve forum tiyatrosunun yaratıcısı Brezilyalı tiyatro sanatçısı Augusto Boal’dir. Çağdaş tiyatroda politik eğilimli bir tiyatronun temsilcisi olan Boal ele aldığı konulara Marksist bir bakış açısı ile yaklaşarak, toplumun kültürel ve ideolojik yapısını tiyatro yolu ile tartışır. Oluşturduğu ‘Ezilenlerin Tiyatrosu’ ile ezen/ezilen karşıtlığını ele almaktadır. Amacı, insanın yaşamda varolan ezme/ezilme olgusunun farkına varması ve ezilmekten kurtulmasıdır. Boal, gösterilerde katılımcı olarak yer alan ‘seyirci-oyuncunun’, içinde bulunduğu durumun farkına varmasını ama bunları yaşayarak bunlardan arınması yerine, eyleme geçmesini ve engelleri birlikte aşmalarını hedefler. Ancak, tiyatro bu eyleme geçişi izleyici adına gerçekleştirmez, tiyatro yolu ile gerçeklerle başa çıkmanın bir provası yapılmış olur.
Boal’in kullandığı Heykel Tiyatrosu ve Forum Tiyatrosu yöntemleri amaçlarımıza uygun olarak kullanıldığında herkesin aktif katılımını sağladığı gibi alışkanlıkların dönüştürülmesinde de etkin olabildikleri görülmektedir.

HEYKEL TİYATROSU
Yalın bir tekniğe sahip olan bu türde, tekniğin nasıl işlediğini anlamak için her modelde en etkili olan dinamikleştirme metodunun tanımlanması gereklidir. Farklı dinamikler farklı modellerle uygulanabilir. Hangi dinamikleştirmenin, hangi model için uygun olacağı ise, bunu gerçekleştiren grubun yapısına, duruma ve çalışmanın hedeflerine bağlıdır.
‘Heykel Tiyatrosu’ çalışmalarına bir tema belirlenmesi ile başlanır. Daha sonra belirlenen bu temanın, katılımcı izleyiciler tarafından beden kullanımı ile imgeleştirilmesi (heykel haline getirilmesi) istenir. Katılımcılar tek tek oluşturdukları model heykellerini gösterirler. Daha sonra oluşturulan bu heykellere biçim verilir ve dinamikleştirilerek izleyicilerin görüşlerine açılır. İzleyenler farklı düşünürlerse, onların da yeni heykeller oluşturmaları sağlanır. Grup içinde farklı alternatifler varsa onlar da denenir. Ortak ‘gerçek imge’ bulunana kadar bu arayış sürer. Daha sonra katılımcılardan ‘ideal imge’yi oluşturmaları istenir. İdeal imgede, ortaya konmuş olan sorunlar kaldırılır. İdeal imgeyi temsil eden heykel, tekrar gerçek imgeye dönüştürülür ve sorunun çözümü üzerine tartışma başlar. Her katılımcı çözüm önerilerini getirerek gerçek imgeyi değiştirebilir, ama bu değişikliği de göstererek yapar. Olası değişik imgelerde oluşturulan heykellerle gösterilir. Önemli olan, katılımcıların açık olarak kendilerini ifade edebilecekleri biçimi oluşturmalarıdır; heykel gibi, kendi imgeleri ile düşünmeleri, elleri ile konuşmaları gereklidir. Sonra imge modellerinin yavaş hareketlerle ya da belirli donmuş karelerle ezilen gerçeğine dönmeleri istenir. Bu çalışmada her “durum” (oyuncu) oyundaki karakter gibi hareket etmeli ve kendi karakterinin kişiliğinin özelliklerini bozmadan bunu yapmalıdır.

Heykel Teknikleri: Modeller ve Dinamikleştirme
1. Konuyu Bedenle Canlandırma, Gösterme:
Model:İmge / model iki yolla geliştirilebilir.
Birinci Yöntem: Antrenör beş veya altı gönüllüden oluşan topluluğun bir konuyu imgelerle göstermelerini ister. Her bir katılımcı etki altında kalmamak için diğerlerini görmeden bağımsız çalışır. Hazır olduklarında birer birer oyun alanına gelerek, verilen temayı bedenleri ile görselleştirirler, model heykel oluşturulurlar. Antrenör izleyicilere başka bir öneri olup, olmadığını sorar. Öneri getiren izleyiciler de gerçekleştirdikleri heykellerle mekanda yerlerini alırlar.
İkinci Yöntem: Küçük bir toplulukla çalışma durumunda antrenör, katılımcıların dairesel dizilmelerini ve işaret verdiği anda hep birlikte verilen konuyu beden kullanımı ile imgeleştirmelerini ister. Ancak, oluşturulan heykeller sabit olmalıdır. Bu gerçekleştirildikten sonra, herkes tavrını bozmadan, dönüp diğerlerini inceler.

Dinamikleştirme: Modeller oluşturulduğunda, dinamikleştirmeye geçilir. Dinamikleştirme üç yolla gerçekleştirilir.:
Birinci dinamikleştirme: Antrenörün işareti ile herkes –oluşturulan heykeller- oyun alanına gelip, hep birlikte ortada dururlar. Bu durumda, aynı konunun farklı yorumlarının bir arada görülmesi, bakanda “psikolojik” bir sunum duygusu uyandırır, belirli bir konunun, belirli bir toplumda nasıl görüldüğünü ortaya koyan bir “sosyal” bakış oluşturur. Örneğin; şiddet imgesi ele alınmışsa, o toplumda nasıl bir şiddetin varolduğu ve insanların bu konuya bakışları, oluşturulan imgelerle ortaya konmuş olur.
İkinci dinamikleştirme: Bu kez antrenör işareti ile oluşturulmuş olan heykeller, birbirleri ile bağlantılandırılarak sunulur. Her imge, kendi imgesi ile benzerlik taşıyan ya da bir araya geldiğinde bir anlam ifade edebilecek başka imgelerle bir araya gelerek, yeni ifadeler oluşturur. Böyle bir dinamikleştirme düzenlenmiş, canlı bir sosyal bakışı ortaya koyar. Bir görüşün farklı noktalarını ortaya çıkarmaktan çok, tek, toplu, tüm bakış açılarını kucaklar.
Üçüncü dinamikleştirme: Katılımcılar genellikle, verilen konuların asıl nedenleri yerine, etkilerini gösteren heykeller oluştururlar. Bu nedenle antrenör ‘ezilenler’ den oluşan imgelerin ‘ezen’ imgelere dönüşmelerini sağlar. Örneğin, tecavüze uğrayan kahramanlardan biri olaya girerek akışı sürdürür. Gerçek kahraman oynama biçimini aykırı bulursa, oyunu durdurabilir. Ancak olay akışının değiştirilmesi tüm kahramanların onayına bağlıdır. Tüm kahramanlar oynadıktan sonra gerçek kahraman, her kahramanı ayrı ayrı canlandırarak, en ince ayrıntılarına kadar aynı sahneyi yeniden oynamaya başlar. Farklı kahramanların oluşturduğu analitik imgelerin bazıları, kahraman için yıkıcı, bazıları ise kabul edilebilir özellikler içerir. Bütün bunları hareketlerle canlandıran kahraman, değişime uğrar. Ancak bu değişim, kabukların kırılması, maskenin parçalanmasına uygun olarak yavaşlatılmış biçimde canlandırılmalıdır.

FORUM TİYATROSU
Tiyatral oyun olarak tanımlanabilen bu türde, bir sorun çözümlenmemiş bir biçimde sunulur. Gösteri tamamlandıktan sonra izleyiciler, öneriler getirmeye ve çözümü birlikte oluşturmaya davet edilirler. Ele alınan sorunlar daima ezilenlerin sorunları olur ve bu sorunlar insanları tahrik edici bir biçimde ele alınır.
‘Forum Tiyatrosu’ oyun ya da çatışma gibidir ve kuralları vardır. Bu tekniğin dramaturgisinde göz önünde bulundurulması gereken kurallar şunlardır.
1. Metin, her karakterin doğasını açıkça vermelidir. Tanımlar net olmalıdır ki her katılımcı diğerinin ideolojisini kolayca anlayabilsin.
2. Sunulan orijinal çözümler, bir politik veya toplumsal açmazı içermelidir. Bunlar açıkça ifade edilip, dikkatle prova edilmelidir ki, durum iyi tanımlansın. Çünkü bu propaganda tiyatrosu değil, pedagojik olarak birlikte öğrenmedir. Oyuncu ya da ‘model’ hatalı, başarısız biçimde sunulmalıdır ki katılımcılar devreye girip çözümler bulmaya, farklı savunma yolları keşfetmeye başlasınlar. İyi sorular sorulması, izleyicinin iyi yanıtlar oluşturmasını getirir.
3. Biçim gerçeküstü veya gerçekdışılık dışında her şey olabilir. (gerçekçilik, simgecilik, dışavurumculuk vb.) Önemli olan sağlam bir durumu tiyatro yolu ile tartışmaktır.
4. ‘Forum Tiyatrosu’ sahnelemede, göz önünde bulundurulması gereken ise şöyle sıralanabilir.
Her gösteri için duruma uygun en iyi ifade biçimi bulunmalıdır.
Her karakter görsel olarak sunulmalı ve kostümler rahat giyilip, çıkarılabilen türden olmalıdır.
Gösteri, oyuncu-katılımcı arsındaki sanatsal ve entelektüel bir oyundur. Forum gösterisinde dikkat edilmesi gerekenleri Boal şöyle sıralar:
1. Gösteri geleneksel bir oyun gibi başlar.
2. Katılımcılara sunulan bu çözüme katılıp katılmadıkları sorulur. İzleyicilere oyunun ikinci kez, aynı biçimde oynanacağı söylenir. Oyuncular sundukları gösteriyi aynen yinelerler ve izleyiciler değiştirmeye girişerek farklı olasılıkları gösterirler.
3. İzleyici hatalı bulduğu bir durumda, daha iyi çözüme ulaşmak için oyunu durdurabileceği konusunda bilgilendirilir. İzleyicilerden biri “Durun!” diye bağırdığında, oyuncular pozisyonlarını değiştirmeden dururlar. Katılımcı/izleyici isteklerini söyler. Oyuncular bu isteklere göre aynı sahneyi katılımcı ile birlikte oynarlar.
4. Katılımcının yerine geçtiği oyuncu, gösterim yerine yakın bir yerde durarak, katılımcıya destek verir, hataları düzeltir.
5. Katılımcı önerisini oynarken, diğer oyuncular da bu çözümün gerçek yaşamda ne kadar olası olup olmadığını göstermeye çalışırlar. Çünkü gerçeği değiştirmek zordur. Katılımcı değişim için yeni yollar bularak ilerler. Amaç kazanmak değil, öğrenmek, denemeler yapmaktır.
6. Katılımcı oyundan uzaklaşırsa, oyuncu rolü tekrar ele alır ve sahne bilinen sonun dışında ilerlemeye başlar. Bu durumda yeni bir katılımcı oyunu durdurarak, çözümünü oynamaya başlayabilir.
7. Bazı durumlarda katılımcı, oyuncuların karşı çıkışlarını kırabilir. Oyuncular bunu kabul ederler ve katılımcının istediği kişinin yerine geçerek, farkında olmadıkları baskının yeni bir biçimini göstermesini isterler.
8. Bir oyuncu joker işlevi görmelidir. Oyunun kurallarını açıklamak, açmazları düzeltmek, izleyicileri cesaretlendirmek onun görevidir.
9. Joker bir konferans başkanı değildir, değişim isteyenleri cesaretlendiren, onlara neler yapabileceklerini gösteren kişidir.
10. Forum “gelecek için model aksiyon” önerisinin oluşturulmasıyla biter.
Forum tekniğini sıkça kullanan Boal’in gerçekleştirdiği çalışmalardan birinde grevde önder olan bir kadının, evinde köle olması durumu ele alınmıştır. Bu konunun ele alınışında izlenen yollar şöyledir:
1. Yoğun bir çalışma ortamı sergilenir ve kadın toplantı düzenlemeye girişir.
2. Kadının kocası toplantı yerine girer, kadın biraz kalır ama sonuçta kocası ile evine gider.
3. Evde kadın, kocası ve çocuklarını memnun etmek için köle gibi çalışır.
Bu sahneler oynandıktan sonra izleyicilere düşünceleri sorulur. Bir çok kadın izleyici karşı çıkıp farklı çözümler önerirler. Örneğin, böylesi bir davranış içinde olan kadının iş arkadaşları onu uyarır. Aynı sahne bu öneriye göre, yeniden canlandırılır. Sonucun değişmediği görülür. Başka bir katılımcı, kocanın değişmesini ister ve evle ilgilenen bir kocayı oynar. Bu durumda sorunun ortadan kalkabileceği görülür[1].
Boal’e göre, izleyiciye dünyayı değiştiremezlerse, kimsenin onlar için hiçbir şeyi değiştirmeyeceği ve her şeyin aynı kalacağını anlatmanın en etkili yolu ‘Forum Tiyatrosu’dur.
ROL OYUNU (Oyunlaştırma)
Oyunlaştırma, küçük bir grup tarafından hazırlanan ve gerçekleştirilen, kısmen spontan ve dramatik bir oyundur. Belli bir durumun hem dışarıdan takip edilebilen hem de yaşanarak algılanabilen, bir tür eylem provasıdır. Yapıları, süreçleri ve insanların davranış biçimlerini farketmeyi ve kavramayı mümkün kılabilir.
Oyunlaştırmaya başlamadan önce izlenen amaç, durum veya sorunun netleştirilmesidir. Sonrasında planlamaya, yöneltmeye ve oynamaya geçilmeli.
Oyunlaştırmanın gidişatı için bir öneri sunuyoruz:
1. Sorun açıklanır, ele almanın amacı adlandırılır.
2. Oyun ve eylem durumu belirlenir (Oyunun mekanı neresi ve muhatapları kimler? Eylem çerçevesi nasıl? Hangi unsurlar belirleyici?)
3. Oyuna katılmak isteyenler kendilerini belirtirler ve hazırlanırlar.
4. Gerekirse, tek bir kişiye veya oyuncuların sözel ve gayrı sözel ifadelerine yoğunlaşan gözlemciler seçilir.
5. Mekanın ayrı bir bölümünde, oyunlaştırma sunulur.
6. Bu sıralamayla değerlendirme: İlk olarak, oyuncuların yaşadıklarını ve izlenimlerini aktarmalarına fırsat tanınır. Ardından, oyundaki amaçları ve gerçekleştirilmeleri üzerine konuşabilirler. Bundan sonra, gözlemciler ve seyirciler geri beslemelerini verebilirler.
Bunun için iki önemli kural: Not vermek değil, izlenimleri aktarmak, Tartışmak değil, sonuçlardan yola çıkarak yeniden oynamak.
Antrenör kendi görüşünü söylemez. Mesele „doğru" çözümü bulmak değil, deneyim ve bilgi edinmektir.
7.Değerlendirmede ortaya çıkan alternatifler oynanabilir. Rolleri değiştirmek de mümkündür ya da aynı sahnenin farklı kişilerle oynanması. Bu istenildiği kadar tekrarlanabilir ama her seferinde yeniden değerlendirme asla ihmal edilmemelidir.
8. Baştaki soruya yönelik değerlendirme ve refleksiyon;
Değerlendirmenin bir başka olasılığı, bütün grubu küçük gruplara bölmek ve aynı durumu birkaç defa oynamaktır. Genel toplantıda çeşitli canlandırma biçimleri sunulabilir ve değerlendirilebilir.


*Bu bölüm, “Çağdaş Doğaçlama” adlı kitaptan alınmıştır.
(“Çağdaş Doğaçlama”, Selda Ergun, DEVAK Yay., Mart 2003, İzmir)
[1] Boal, Games For Actors and Non-Actors, ss.25-26