ÖNEMLİ!!! BLOĞUMUZ www.siddetsizlik.org SİTESİ ÜZERİNDEN GÜNCELLENEREK DEVAM ETMEKTEDİR!

Şiddetsizlik, şiddetsizlik antrenmanları ve yöntemleri üzerine gerekli bilgilere, dokümanlara, makalelere bu siteden ulaşabilirsiniz.

TEMEL KAVRAMLAR 6: çatışkı (conflict)


Çatışkı (Konflikt) Kavramı


Çince’de çatışkı sözcüğü “tehlike” ve “fırsat” anlamlarına gelir. İhtimal başka dillerde de değişik anlamlara sahiptir. Peki gerçekte çatışkı nedir? Çatışkılar mutlaka yıkıcı, tahripkar olgular değildir. Gerçekte yaşamın ve gelişmenin çok önemli parçalarıdır. İnsanların bir arada yaşamalarının olağan ve kaçınılmaz ürünleridir. Yani toplumsal olgulardır. Kısacası, çatışkının kendisini olumlu bir olgu, bir değişim ve böylece olası bir ilerleme imkanı olarak algılamak da mümkündür
Diğeri ile ilişkiye girildiği andan itibaren çatışkı için bir potansiyel vardır. Çatışkıyı bir ateşe benzetirsek iki kişinin karşılıklı olarak başlattığı bu ilişki yanıcı hammadde gibidir. İlişki içindeki kişiler birbirinden farklı, belki uzlaşmaz hedefleri takip etmektedirler. Ya da, hedefleri aynıdır ama sadece bir tarafın bu hedefe ulaşması mümkündür. Taraflardan birinin bir hedefe varabilmek için uzlaşmaz yöntemler kullandığı durumlarda ise yanıcı hammadde alev alır.
Yanlış algının aksine çatışkıların kendisi ile yaşanış biçimleri aynı şey değildir. Örneğin, savaş bir çatışkı değil, ancak olası bir yaşanış biçimidir. Çatışkının yaşanış biçimi, bir çözüm edinebilmek için sadece bir araçtır ve araç olarak şüphesiz önemlidir. Fakat öncelikle, çatışkının arkasında yatan çıkar çelişkileri sorgulanmalıdır.
Çatışkılar, yaşanışları sırasında şiddette yol açabilirler, özellikle, ASİMETRİK ve/veya DİYADİK (iki kutuplu;) olduklarında. Asimetriğin buradaki anlamı; çatışkıya etkiyebilecek güç dağılımının eşitsizliğidir. Çatışkının yaşanış biçimi, en aşırı halinde savaş, işkence, tecavüz ve cinayet olarak güçlüler tarafından belirlenmektedir.
‘Diyadik’in anlamı ise; çatışkı muhatapları arasında uzlaştırıcılık yapabilecek, bağımsız bir üçüncü tarafın yokluğudur. Çatışkı tarafları, hasım olarak teke tek karşılaşmaktadırlar. Bu durum, şiddetten arınmış bir çözümü imkansız kılmaz ama her iki tarafın da ortaya koyacağı özdisiplin gereksinimini artırır. Tarafsız bir üçüncünün duyguları, önyargıları ve örtülü çıkarları fark etmesi ve adlandırması daha kolaydır. Aynı şekilde, çatışkı muhataplarının üzerinde anlaşmaya varılmış kurallara ya da toplumsal/uluslararası standartlara uygun davranmalarına yardımcı olur.
Şiddetten arınmış anlayış, şiddete fırsat vermeksizin çatışkıyı bir değişim imkanı olarak görür. Dolayısıyla imkanı değerlendirebilmek için, çatışılan kişiye(gruba) birlikte bir çözüme varma teklifi sunulmalıdır. Ötekinin rızası bu durumda gereklidir. Rıza oluşmasa da, işbirliği teklifi varlığını ve etkisini korur. Bir çatışkı, ancak her iki taraf da kendi çıkarlarının korunduğunu gördüğünde gerçekten çözülebilir. Bu durumda, her iki taraf çatışkıdan yararlanmış olur. Alışılagelmiş çatışkı anlayışı, sadece bir tarafın çıkarlarını koruyabileceğini, sadece birinin kazanabileceğini öngörmektedir ve bu noktada şiddetten arınmış anlayıştan farklıdır.
Şiddetten arınmış çatışkı çözümünü kolaylaştıran dört temel tutum mevcuttur:
- Ben Sorunun Bir Parçasıyım
Taraflar, çatışkıyı ve çatışkı sürecini etkileyebileceklerini kabul ederler. Her zaman nedenin olmasa da, çatışkının bir parçasıdırlar. Bu tutum, özsorumluluklarını görmeyi ve bunlara katlanmayı sağlar. Aynı zamanda, sorunun bir parçası olarak her iki tarafın eyleme yetisi olduğunu gösterir. Sorunun bir parçası olarak kendi güçlülüklerinin, zaaflarının ve çıkarlarının bilincine varılmalı ve bunlar ortaya koyulmalıdır. Bu süreç içerisinde, her iki taraf kendi sınırlarına ulaşacaktır ki, bu sınırlar da ortaya koyulmalıdır.
- Kendimi Karşımdakinin Yerine Koyuyorum
Hasım da sorunun bir parçasıdır. Her iki taraf da karşı tarafın bakış açısını anladığı, hele ki anlayış gösterdiği taktirde, ortak bir çözümün önemli bir zemini yaratılmış olur. Bu anlayışın yoksunluğu durumunda ise karşılıklı talepleri anlamak, teklifleri kabul etmek ve taviz vermek zorlaşır.
-Karşımdakini Kabul Ediyorum
Bir çatışkının diğer muhatabı, tüm çelişkilere karşın, bir insan olarak kabul edilmelidir. Bu, yaptığı her şeye tahammül göstermek anlamına gelmez. Bizzat bu nokta temel zorluktur; karşısındakini insan olarak görmek ve eylemlerini eleştirmek; hasmı bir nefret nesnesi, bir düşman kılmaksızın, kınanası eylemlerini protesto etmek ve direnmektir. Sorunun nedeni hasmın kendisi değil, savunduğu özel bir çıkarı, çıkarlarını edinebilmek için başvurduğu araçlar ya da benim diğer yöndeki çıkarımdır.
-Değişime Hazırım
Bir çatışkıyı yaşamak, kendini sorgulamak ve değiştirmeyi istemek anlamını da taşır. Elbette, insanın pek sarsılmayan temel görüşleri vardır ve değişim talebini karşı tarafa yöneltmek, kendimize yöneltmekten daha kolaydır. Her iki tarafı da tatmin edebilecek bir çözüm, kendi duruş noktasını değiştirmeyi gerektirebilir. Buna temelde razı olunmalı ve karşı tarafa bildirilmelidir.


Çatışkı Dinamikleri
1- Eğer bir çatışkıya yapıcı olarak yaklaşılırsa taraflar sorunu paylaşma ve yüzleşmede işbirliğinin önemini anlayabilirler. Ancak, genellikle böyle yapmak yerine birbirlerini sorun gibi görürler ve tüm eforlarını itham etmek ve birbirlerine saldırmak için harcarlar.
2- Gerilim arttıkça problemler ya da konuya/soruna ilişkin noktalar çoğalır, karmaşıklaşır ve genelleşir.
3- Açık, doğrudan ve saygılı bir iletişimin olmadığı koşullarda çatışkı düşmanlığa dönüşür, yoğunlaşan duygularla sorun blok haline gelir. Taraflar birbirleri ile konuşmaktansa birbirleri hakkında konuşurlar. Korku ve kızgınlık dikkatle dinlemeyi ve yapıcı konuşmayı giderek zorlaştırır.
4- Birbirlerine misillemeci davrandıkça, haksızlığa uğradığını sanan taraflar intikam ve “hakkı olanı” almaya yönelirler. Bu gibi durumlarda çatışkının ana nedenleri ya arttırılır ya da ortaya çıkan yeni şikayetler ve tutkular ile daha da alevlendirilir.
5- Grup içi çatışkılarda, tarafsızlık giderek zorlaşır ve insanlar taraf tutma baskısı altında kalırlar. Hoşgörünün sesine dikkat edilmez ve aşırılar/uçlar daha güçlü hale gelirler.
Bu nedenle açıktır ki, başlangıçtan itibaren çatışkıya iş biriliği ve yapıcı iletişim içinde yaklaşmak iyi sonuç verir. Kışkırtılmış bir çatışkıda onu yönlendirebilmenin ve nihai çözüme ulaşabilmenin zorunlu önkoşulu, cesaret, beceri, kararlılık ve belki arabulucunun yardımını istemektir.



Yeniden Bir Çerçeve Oluşturmak

Yeniden çerçevelemek, bir şeyi/konuyu ele alışta yeni bir yol bulmak, onu farklı açılardan görebilmek; bir kişinin bakış açısını ve anlayışını buna bağlı olarak da yaklaşım ve tepkilerini değiştirebilmesidir. Bazen eski bir duruma ilişkin yeni bakış açısı sunacak başka birilerine ihtiyaç duyarız. Eğer yerleşik ve negatif algılar bir çatışkıyı destekliyor ve sürekliliğini sağlıyorsa, yeniden bir çerçeveleme çatışkının çözümü yönünde olumlu bir etki yaratacaktır.
Aşağıdaki önermeler bir çatışının özellikle çözüm aşamasında yeni bir çerçeve oluşturmada yararlı olabilirler.

· “bana” karşı “sen” ve “biz”
Çatışkıyı taraflar arasındaki bir karşı karşıya gelme olarak değil, her iki tarafın ya da tüm tarafların karşı karşıya gelebileceği ve işbirliği içinde çözülebilecek-çözülmesi gereken bir problem olarak görmeye başlamak

· durum - ilgi (gereksinimler ve korkular üzerine kurulu)
“Razı olabileceğimiz tek şey bu” gibi sabitlenmiş bir noktadan, gereksinimleri temel alan, herhangi tatmin edici ve sürekliliği olan bir anlaşmaya doğru gitmek.

· geçmiş - şimdi ve gelecek
Dikkatimizi, geçmişin yakınmalarından ve acılarından bugünün konularına ve geleceğe dair gereklilikler ve seçeneklere yöneltmek.

· imkansız - imkanlı
Umutsuz görünen bir durumu olumluya dönüştürebilmenin olanaklarını keşfetmek.

· kurban - seçim yapan (tercih eden)
Aktörlerin kendine ilişkin anlayışını değiştirerek kendilerini diğerlerinin ya da durumların kurbanları olarak değil, seçimler yapabilen ve hem kendileri için hem de başkalarıyla birlikte eylemlerde bulunabileceklerini görmelerini sağlamak.


Çatışkının Yükselmesi ve Şiddet Boyutunu Alması

1- Sertleşme
2- Tartışma (kutuplaşma-kategorize etme)
Bu aşamada söylenenler ile davranışlar birbirini tutmaz.
3- İkinci basmakta beliren davranışlar daha öne çıkar. Fiili durumlar yaratılır. Bu basamak oldukça önemlidir. Çünkü, çatışkı bu aşamada ivme kazanır. Karşı taraf davranmaya başlamışsa ben de karşılık vermeye başlarım. Diğeri davranıyor diye ben de karşılık veriyorsam, diğerinin ihtiyaçlarını ve sürecini görmeyebilirim.
4- Üçüncü basamaktaki ivmenin sonucunda, dost/düşman portreleri oluşur ve bu şablon içinde düşünülür. Karşı tarafı artık düşman portresi olarak gördüğüm için algılarım da seçici hale gelir.
5- Algıdaki seçicilik beşinci aşamaya neden olur. Sorun kamusal alana taşınır. Bir yandan kendi pozisyonuma destek sağlayacak davranışlar geliştirirken diğer yandan karşı tarafı kamusal alanda küçük düşürmeye ve teşhir etmeye çalışırım. Sadece kötü yanları öne çıkarmakla kalmayıp geçmişi de yeniden yazarım; “biz zaten”, “o zaten hep”... gibi.
Dördüncü basamakta üçüncü tarafların etkime gücü bulunurken beşinci basamakta artık bu mümkün değildir. Çünkü taraflar davranışlarını kamusal alana taşımışlardır ve geri adım atmaları çok zordur.
6- Tehdit: taraflar arasındaki ilişki şiddet hazırlığı aşamasındadır. Tehdit genellikle bir ultimatomla birlikte gelişir. Koşul vardır; Eğer... yapmazsan(ız)...... Bu tehlikeli bir basamaktır, ultimatom verilmiştir ve geri adım atarsam küçük düşerim. “Ben her koşulda doğruyum”un argümanlarını üretmeye başlamışımdır.
7- Sınırlı tahrip: karşı tarafa zarar vermeye çalışırım. Bu basamağa geçmek için şöyle bir bakış üretirim; düşman artık bir insan veya bir insan grubu değildir, “şey”leşmiştir. Bu meşruiyet sağlamak için gereklidir. Bu aşamada diğer tarafın zarar görmesini sağlayabiliyorsam başarılıyımdır. Artık çatışkının kaynağının ne olduğu, sürecin nasıl işlediği benim için önemli değildir. Hedefim zarar vermektir.
8- Parçalama: artık hedefim “yok” etmektir. Karşı tarafı felç etmenin yollarını arar, hayati sistemlerine/noktalarına yönelirim.
9- Birlikte uçuruma yuvarlanma: Artık düşmanı yok etmek o kadar önemlidir ki; kendimi de yok etmeyi göze alırım.